Kaya "Kıbrıslı Türkler'e söylenen en büyük yalan"

Cumhurbaşkanlığı Siyasi Danışmanı Anıl Kaya, Annan Planı referandumunun “Kıbrıslı Türklere söylenen en büyük yalan” olduğunu söyledi.

Kaya "Kıbrıslı Türkler'e söylenen en büyük yalan"
24 Nisan 2021 Cumartesi 12:58

banner9

Cumhurbaşkanlığı Siysi Danışmanı Anıl Kaya, Annan Planı referandumunun “Kıbrıslı Türklere söylenen en büyük yalan” olduğunu söyledi.

Annan Planı’na ilişkin referandumun 17’inci yıldönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Anıl Kaya, bu plana “hayır” diyen Rum kesimini üye yapan Avrupa Birliği’nin (AB) son derece büyük bir yanlış yaptığını kaydetti.

Annan Planı döneminde yabancı diplomatların sürekli siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini ve basın yayın kuruluşlarını ziyaret ederek, bu planın Kıbrısı Türkler için büyük bir fırsat olduğunu söylediğini hatırlatan Anıl Kaya, uluslararası toplum  ve üst düzey yetkililer tarafından art arda açıklamalar yapılarak plana Kıbrıslı Rumların hayır Kıbrıslı Türklerin evet demesi durumunda izolasyonların kalkacağı, Kuzeyin ekonomisinin gelişeceği vaatlerinin yapıldığını belirtti.

24 Nisan 2004'te aynı anda KKTC ve Güney Kıbrıs'ta yapılan referandumda Kıbrıslı Türklerin Annan planına yüzde 64.91 ‘evet’, Kıbrıslı Rumların ise yüzde 75.83 "hayır" oyu kullandıklarını anımsatan Anıl Kaya, bu sonuca ragmen 1 Mayıs 2004'de plana ‘hayır’ diyen Rumların AB'ye alındığına dikkat çekti.

Cumhurbaşkanlığı Siyasi Danışmanı Anıl Kaya, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Genişleme politikaları için kriterler belirleyen Avrupa Birliği sorunlu bir ülkeyi bünyesine katmıştır. Üstelik sözde “tüm Kıbrıs” Avrupa Birliği’ne dahil edilmiş ama kuzeyde müktesebat askıya alınmıştır. Böyle bir şey olabilir mi? Bu adada 1964 yılından itibaren Birleşmiş Milletler Barış Gücü Askeri var. Neden var? Çünkü adada tüm Dünyanın bildiği ve kabul ettiği bir sorun var. Kıbrıs’ta Avrupa Birliği’nin yapması gereken şey Rumlara, Kıbrıslı Türklerle uzlaşmasının ardından AB üyeliğinin geleceğini söylemek olmalıydı.  Bir “barış projesi” fikri ile kurulan Avrupa Birliği bu tutumu ile kendi felsefesine ters düşmüştür.  AB üyeliğinden sonrasında Rumlar çok daha da büyük beklentiler içine girdiler. Brüksel’de Türkiye’nin AB sürecini dahi istismar etmeye kalktılar.  Bu durum halen devam etmektedir. Geçenlerde Yunan dışişleri bakanının Türkiye ziyaretinde takınmış olduğu tavrı hep birlikte gördük. Rum-Yunan ikilisinin Türk tarafının her türlü iyi niyetine ve çeşitli iş birliği önerilerine rağmen,uzlaşmaz tutumları maksimalist beklentileri ve tehtidleri devam etmektedir.”

Dönemin Rum Yönetimim lideri Tassos Papadopulos’un 7 Nisan 2004 tarihindeki hakla seslenişinde Rum halkını  güçlü bir “hayır” demeye çağırması ve Rum liderliğinin devlet eliyle sürdürdüğü “hayır” kampanyasının önemli bir etki yaptığını ifade eden Anıl Kaya, “Rumlar, Kıbrıslı Türkleri adanın ortak sahipleri, egemen diğer toplumu ve siyasi eşiti olarak görmemektedir. Nüfusu bahane ederek bizlerin adadaki varlığını azınlık statüsünde indirgemeye çalışmaktadırlar. Bunlar Rum yetkililerin Kıbrıs konusu ile ilgili yapmış oldukları her açıklamada mevcuttur.” Dedi.

Rumların, 500 milyonluk nüfusu olan AB’ye siyasi eşit olurken iş Kıbrıslı Türklere gelince iki yüzlü davrandığını belirten Kaya, uluslararası toplumun da verdiği sözleri unuttuğunu söyledi.

Kaya, referandumun ardından başta BM, AB gibi uluslararası kuruluşlar ile ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkelerden Kıbrıs Türk tarafının tutumunu destekleyen, Rum tarafının planı reddetmesinden üzüntü duyulduğunu beyan eden ve Kıbrıs Türk tarafının izolasyonunun artık devam edemeyeceğini vurgulayan açıklamalar geldiğini, bu konuda bazı adımlar atılmışsa da bugün itibariyle gelinen noktada Kıbrıs Türklerinin yıllarca maruz kaldıkları izolasyonun kırılmasının sağlanamadığını kaydetti.

Anıl Kaya, “Annan Planı döneminin en önemli isimlerinden birisi de AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen’di. Avrupa Parlamentosunda yapmış olduğu konuşmasında "Rumlar tarafından aldatılmış hissedildiğini" söylediğini hiç unutamam. Aslında aldatılan Verheugen değildi.Burada aldatılan Kıbrıs Türk halkı idi” değerlendirmesinde bulundu.

“ANNAN PANI’NA EVET DEMEKLE HİÇBİR ŞEY KAZANMADIK”

“Annan Planına ‘Evet’ oyu vermekle bizler hiç bir şey kazanmadık” diyen Anıl Kaya, aradan 17 sene geçtiğini ve aksine Kıbrıslı Rumların AB üyeliğini Yunanistan ile birlikte Kıbrıslı Türklerin aleyhine kullanarak çözümden beklentilerini daha da yukarıya çektiklerini bildirdi.

KKTC Cumhurbaşkanlığı Siyasi Danışmanı Anıl Kaya, “Rum yönetiminin açıklamaları ortada, adada adil ve kalıcı bir çözüme evet demelerini bir elli sene daha bekleyemeyiz. Kıbrıs Rum kesimi masaya otururken toplum, masadan kalkınca devlettir. Bizler ise masaya toplum olarak oturuyor masadan toplum olarak kalkıyoruz. Güneyin bütün rahatlığı bundan kaynaklanıyor. Uluslararası toplum aslında bütün gerçekleri biliyor ama bu duruma sessiz kalıyor” ifadelerini kullandı.

“RUMLAR TARAFINDAN REDDEDİLEN ANNAN PLANI ARTIK ORTADAN KALMIŞTIR”

Annan Planı’nın  Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedilerek ortadan kaldırıldığını söyleyen Anıl Kaya, söz konuus planın bundan sonraki süreçte bir temel olamayacağını da belirtti.

“O günden bugüne şartlar da aynı değildir. Özellikle Doğu Akdeniz’de jeostratejik koşullar önemli derecede değişmiştir. Hidrokarbon konusu Annan Planı sürecinin bir tartışma konusu değildi. Şimdi artık Kıbrıs konusunun seyrinde gelişmelere önemli ölçüde etki eder pozisyondadır” diyen Kaya, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte Kıbrıs’lı Türklerin haklarının savunulması noktasında atılan adımlar ve Orta Doğu’daki gelişmelerin de son derece önemli olduğuna değindi.

Kaya, “Örneğin Türkiye-Libya arasındaki deniz yetki alanları anlaşması, Doğu Akdeniz’de dengeleri değiştirmiştir” dedi.

“KKTC’DE SANDIĞA YANSIYAN YENİ BİR İRADE SÖZ KONUSUDUR”

KKTC’nde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Ersin Tatar tarafından dile getirilen polştikaların halktan onay aldığını ve yeni bir iradenin söz konuus olduğunu kaydeden Anıl  Kaya, “Cumhurbaşkanımızın söyledikleri ve politikaları biliniyor. Egemen eşitliğe dayalı yan yana yaşayan iki ayrı devletin işbirliği modeli. Bu bizlerin bugüne kadar yerelde ve uluslararası alanda muhataplarımızın bilgisine getirmiş olduğumuz çözüm şeklimizdir.” ifadesini kullandı.   

Anıl Kaya, Kıbrıs konusundaki duruşun sürekli olarak siyasal partiler, sivil toplum kuruluşları, eski dışişleri bakanları ve halkla değerlendirdiklerini, onların bu doğrultuda vermiş oldukları desteği gördiklerinin kaydetti.

Kaya, “Bu destek bizim çok önemlidir.  Bizler bütün  bu çalışmaları doğal olarak  Anavatan Türkiye Cumhuriyeti devleti ile birlikte yürütmekteyiz.  Geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun KKTC’ye yapmış olduğu ziyarette de çalışmalar detaylı olarak ele alınmış ve orada Kıbrıs Türk halkına ve Kıbrıs konusundaki politikalarına verilen destek tüm Dünyaya duyurulmuştur” dedi.

“CENEVRE’DE FEDERASYONUN NİYE OLMAYACAĞINI ANLATACAĞIZ”

Anıl Kaya, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Federasyon görüşmeleri Crans Montana’da sona ermiştir.  Orada artık Federasyonun bir kez daha müzakere edilmeyeceği Türkiye Cumhuriyeti tarafından kayda geçirilmiştir.  KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti olarak tutumumuz ortaktır. Kıbrıs konusu bir milli davadır. Bu toplantının amacı neyi müzakere edeceğimizi konuşmaktır. Yeniden bir müzakere süreci için ortak zemin var mı yok mu ona bakmaktır.  Federasyonun niye olmayacağını da orada anlatacağız. Kıbrıs’ta kalıcı ve yaşayabilir bir çözüm istiyorsak iki devletli çözümün müzakere edilmesi gerekmektedir.”


İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.